26 Mart 2012 Pazartesi

Sinek Isırıklarının Müellifi


Yazar: Barış Bıçakçı


"İstanbul'da insanların tek amacı İstanbul'un tadını çıkarmak gibi görünüyor. Avına dişlerini geçirmeye çalışan yırtıcı hayvanlara benziyorlar. Ankara'ya istesen de dişini geçiremezsin, bir sürü üst geçit  var." S.24

"Ölü bir kelebek oldum bekliyorum, hafif bir esintide canlı gibi kımıldıyorum." S.27

"Dünyamızda alışılmışın dışındaki her şeyin açıklanması gerekir ve bu hiç de masum bir gereklilik değildir. Açıklama yaparsınız, neden gösterirsiniz, makul gerekçeler sunarsınız, sonra bir de bakmışsınız tam da sizden açıklama bekleyenlerin dilini kullanıyorsunuz, kendi dilinizi değil. Birilerine açıklama borçluysanız borcunuzu daima kendi dilinizi harcayarak ödersiniz." S.27

" Aforizma modern insanın kullandığı bir ağrı kesicidir. Hiç olmanın ağrısını dindirir. Sonra ağrı yine başlar." S.39
"Önemsiz şeylerin, tali duyguların üzerinde gidiyor hayat, sanki önemli bir yere varacakmış gibi bütün gücüyle bütün hızıyla gidiyor." S.90

"Ahlak hiçbir zaman cankurtaran olmadı, o hep ayağa bağlanan bir taştı. Doğrudan dibe gidersin, doğrudan." S.96

"Cemil kıza her baktığında gözlerini kamaştıran bir güzellik buluyordu ama gözlerini dinlendiren bir iyilik bulamıyordu." S.113

"Zaten bu dünyada çoğunluğu, herkesin kendisine hayran olduğunu düşünenler ile kimsenin kendisini sevmediğini düşünenler oluşturur, geri kalanlar ise Vüsat O. Bener okurudur."  S.114
 

24 Mart 2012 Cumartesi

Acımak/Stefan Zweig


"İnsanın gerçekten hissettiği bir yakınlık duygusu, istediği zaman prize sokacağı yahut çıkaracağı bir elektrik kontağı değildir ve başka birinin kaderiyle ilgilenmek, özgürlüğümüzün bir parçasını da elimizden alır."  S.65

"Alçak ruhlu insanlar bir prensin muazzam bir talihi olmasını hoş görürler de, kendileriyle zincire vurulmuş kimselerin en ufak bir hürriyet etmesini hazmedemezler." S.132

 "Perdeleri kapalı, karanlık bir odada bulunan bir adam gibiydim. Perdeler birden açılıp içeriye güneşin göz kamaştırıcı ışıkları dolunca sendelemiştim." S.151

"Merhamet duygusu iki tarafı keskin bir kılıç gibidir. Onu kullanmasını bilmeyen vazgeçmelidir bu işten. Tıpkı morfin gibi merhamet de başlangıçta hastaya iyi gelir, onu yatıştırır, bir ilaç gibidir adeta. Ama dozunu kaçırdınız mı ya da frenlemesini beceremediniz mi, merhamet öldürücü bir zehir haline geliverir." S.189

"Umutsuz bir şekilde seven kimse bir an gelir ki ihtirasını dizginleyebilir: Çünkü o yalnız acı çeken değil, çektiği acıyı yaratan kimsedir. Bunu başaramasa demek ki kendi hatası yüzünden acı çekmektedir." S.224

"Neden acaba en aptal insanlar daima merhametlidir." S.246

"...ama o andan beri biliyordum ki, insanın vicdanı hatırladığı sürece, hiç bir hata unutulmuş değildir." S.360 


 
 
 


 

17 Mart 2012 Cumartesi

Düşler, Tutkular & Suçlar (2003)




Orjinal Adı: The Dreamers
Yapım Yılı: 2003
Tür: Dram
Süre: 1 sa. 55 dk.
Yapım: Fransa, İngiltere, İtalya
Yönetmen: Bernardo Bertolucci
Senarist: Gilbert Adair
Oyuncular: Michael Pitt, Eva Green, Louis Garrel



"Öğrencilerin sesini yükseltmeye başladığı, o ünlü 68 Baharı'ndayız. Isabelle ve erkek kardeşi Theo, bohem aileleri tatilde olduğu için Paris'te yalnız kalmışlardır. Matthew isimli Amerikalı bir öğrenciyi evlerine davet ederler. Üçünün de ortak özelliği ise filmlere olan düşkünlükleridir. Zamanla, konukla aralarındaki ilişki tutkularının peşinden cinselliği tüm yönleriyle keşfedecekleri arzu dolu bir oyuna dönüşür. Dışarıda ise devrim sesini çoktan yükseltmeye başlamıştır."


"Ben en açgözlülerdendim. Hani şu ekranın dibinde oturanlardan. Neden bu kadar yakın? Belkide görüntüler ilk bize ulaşsın diye. Hâlâ yepyeniyken, hâlâ tazeyken. Arka sıralara atlamadan önce temizken, seyirciden seyirciye, koltuktan koltuğa yansıyarak sonunda bir pul boyutuna projeksiyon odasına dönmeden. Belki de perde gerçek bir perdeydi, dünyayla aramıza çekilmişti."

"Beni iyi dinle, dünyayı değiştirmeden önce onun bir parçası olduğunu kabul et. Böylece dışarıdan durup bakamazsın."

" -  Bence şanslısınız. Keşke benim ailem de böyle olsaydı.
  – Başkalarının aileleri her zaman çok daha iyidir. Ve her nedense büyükanne ve    büyükbabalarımız her zaman en iyisidir.
 - Bu kesinlikle doğru, daha önce aklımıza gelmemişti."

"Film yönetmeni bir bakıma röntgenci gibidir. Kamera sanki anne babanın yatak odasının anahtar deliği. Onları gözetliyorsun, iğrenç bir şey. Suçluluk duyuyorsun. Ama yine de bakmadan edemiyorsun. Bu filmleri suç, yönetmenleri suçlu yapıyor. Yasadışı olmalıymış gibi."


SOUNDRACK: 
1.Third Stone From The Sun - Jimi Hendrix
2.Hey Joe - Michael Pitt & The Twins Of Evil
3.Quatre Cents Coups (Score From "Les Quatre Cents Coups") - Jean Constantin
4.New York Herald Tribune (Score From "A Bout De Souffle") - Martial Solal
5.Love Me, Please, Love Me - Michel Polnareff
6.La Mer - Charles Trenet
7.Song For Our Ancestors - Steve Miller Band
8.The Spy - The Doors
9.Tous Les Garçons Et Les Filles - Françoise Hardy
10.Ferdinand (Score From "Pierrot Le Fou") - Antoine Duhamel
11.Dark Star (Exclusive Band Edit) - Grateful Dead
12.Non, Je Ne Regrette Rien - Edith Piaf


MusicPlaylistView Profile
Create a playlist at MixPod.com

12 Mart 2012 Pazartesi

Take Shelter (2011)


"Görünüşte mutlu bir aileye ve herşeyi alaşağı edecek bir sırra sahip bir adam hakkında derin ve ürkütücü bir inceleme... Sığınak, hem bir gerilim filmi hem aile draması hem de doğaüstü bir korku filmi. Üstelik oyunculuklar nefis ve  görüntüler de olağanüstü bir güzellikte. "Fırtına geliyor!" ama görünüşte sadece kahramanımız için. Bu kabusları  dışında Curtis, aslında karısı ve küçük sağır kızıyla mutlu bir hayat yaşayan sıradan biri. Gördükleri doğaüstü birer uyarı mı yoksa o da annesi gibi şizofren mi? Ailesini korumak için arka bahçeye bir sığınak kazacak kadar ileri gidiyor ama bir süre sonra, ailesinin asıl kendisinden korunması gerektiğini düşünmeye başlıyor. Açılış sahnesinden itibaren izleyiciyi kilitleyen ve sonunda hiç beklenmedik şekillerde savurup atan o ender filmlerden..."


Fragman:


Tür: Dram, Psikolojik, Gerilim
Yönetmen: Jeff Nichols
Senarist: Jeff Nichols
Oyuncular: Micheal Shannon, Jessica Chastain
Yapım: ABD
Süre: 2 saat

                                                      

5 Mart 2012 Pazartesi

Bir Süre Yere Paralel Gittikten Sonra


"Bir şey sunulmuştu bana, bir hediye, bir meyve. Ama ben o meyveden tadamadim, gok erik gibi kaldi avucumda dünya. Şimdi ben uykusuzum, yalın ayağım, kendimle meşgulüm. kapımın önünde boş peynir tenekeleri, yağmur suyu biriktiriyorum. Kendi kendime, 'sanatci tecrübe edinemeyen insandır', diyorum, bu dünyada hiçbir tecrübesi olmayan insandir ama sen simdi karala bunun üstünü, yırt sen bunu, olmadı çünkü, olmadı işte. nafile."

 "Yaşamak için kendiliğinden bir eğilim vardır değil mi? böyle bir eğilim olmalı insanda, değil mi? işte dünden beri bende böyle bir şeyin zerresi yok."

Huzur